Kuş vuralım istersen...

Metinden ziyade yazarsa sorgulanan, dedin ki öyledir;

Bu Necip Fazıl'ın herhangi bir yerde nass veyahut kutsallardan olduğu için 'sus! çarpılırsın' demek maksadıyla değil,analize hangi minvalde başlayalım manasıyla sorulmuş bir sorudur..Yoksa Fazıl sıkıcı mı yazar,varoluşçu gibi başlar İslam felsefecisi gibi mi bitirir,yıllarca bohem hayat yaşar sonra dindar bir müslüman mı olur vb. minvalde bir analize geçeceksek bu işin turnusolu bende değildir..Her yazarın her yazdığı benim için kutsal metin değildir..Memurlar'a satır aralarında değil bizatihi gönderme yapacaksak,burayı da orayı da analiz edebilecek bir muhakeme yeteneğimin aşikar olduğunu varsayarak, her yazdığımın yanına anlama klavuzu dağıtmadım hiçbir zaman..Buna her zaman mesai ayırmam,ayıramam,ayırmak istemem de ama yeri gelmişken;burada ya da memurlarda neyi ne kadar tartışabileceğimi gayet iyi biliyorum..Sansürcü bir yerde tartışmaktan gayet imtina ettiğimin delilidir nerde ne kadar yazdığım..Bu hala ''net'' değil de ''flu'' ise netleştirerekten girizgah eyleyelim..

1.Belirsiz arka plan,varoluşla islam felsefesi karışmış,darmadağınık olmuşsa bu dağınıklığı toplamaya pek gönüllü değilim öncelikle..Kendi dağıttıklarımı bile toplamaya yetmiyor bazen gücüm..Amma velakin;daha metnin ilk cümlesine bakarsak;'Allahım ben yok olamam!..' diye başlayan bir yazarın varoluşçu gibi başladığını düşünen ben değilim..(ki varsayalım varoluşçu gibi başladı islam felsefesici gibi bitirdi,ne yani bu büyük bir yanlış mıdır?..Bu tutarsızlığı bağışlamayınca ne olacak mesela?)..Ben metnin tamamında Allah'ı gördüm ..Zira bu metin eserin sadece bir bölümüdür..Bütünü okunursa nasıl başladığı,neyi nerde hangi minvalde sorguladığı ve nasıl nihayete erdiği (ki eğer herkes başladığı gibi bitirseydi, bu bir zorunluluk olsaydı,'bu kadar mesafenin ne önemi kalacaktı?'diye bir soru geliyor benim hemen burada aklıma)daha kesin belli olacaktır diye ummaktayım..Belli olmazsa da ne gam!.Benim her umduğum olacak,her anladığımı,gördüğümü herkes görecek,anlayacak diye bir kural yok herhal..

2.Toz'un canlı olmadığı,kertenkelenin şuuru'nun olmadığı mantık hatalarına bakarsak..
Yazar belki metafor yapmıştır, imgeler ne zamandan beri 'mantık hatası' mantıksızlığına sokulmaya başlandı?..Bu bağlamda altına döşendiğimiz başlığın adının değişmesini talep ediyorum..Toz yerine ot demiş olsa bu ot'un canlı olması hasebiyle yazdıklarını mantıklı yapmaya yetecek midir?..Yeterse ne ala,yetmezse yine ne ala..Zira ben metne bu açıdan bakmadım..İslamiyette şu vardır;kainattaki her zerrenin bir yaratılış gayesi vardır ve canlı-cansız hepsi Allah'ı tesbih eder..Faraza;cansız olan rüzgar'ın bizim kulağımıza gelen vu vuu seslerinin esasında 'hu hu' olduğu veyahut miyav diye ağladığını sandığımız kedilerin 'Er Rahim' diyerekten Allah'ı tesbih ettiği söylenir islamiyette..Kertenkelenin şuurunu ben bununla açıklayabiliyorum..Hiç yaratılmamaktansa; yaratılmış olmak,Allah'ı bilmek yaşamak şerefine nail olmak isteyen bir düşünce sezinledim ben bu metinde..Bu bağlamda benim baktığım açıdan mantıksal bir hata yok metinde..Olsa da ne gam!..Herşeyde mantık arayan bir düşünce yapım yoktur benim..Can'ın acıması can'ın olduğundan başka can'ın elbet bir canan'ı olduğuna kanıt olabilir belki de..Ya da başka bir çok şeye..O kadarını bilmek,bildiğimi sanmak ya da bildiğimi bilmek zorunda da değilim herhal..

3.Edebi dil önce çarpıyorsa,sonra toplamanın gayesi nedir bunu anlamıyorum ben de..Dindar olup olmadığımızı metinlere,yazarlara göre hemen afişe etme zorunluluğumuz yoksa;'bu metin dindar ya da değil sadece edebi dili ile bile beni ziyadesiyle etkilemiştir' demem kafi gelir sanırım..Bendeki çarpılmanın skalasını 'neylerse güzel eyler' tekdüzeliği belirlemedi hiçbir zaman..

4.Metinden ziyade yazar değildir beğendiğim..Öyle olsa bile beğendiğim şeyleri eleştirmeme gibi çiğ bir düşünce yapısına sahip değilim..Ki hiçbir yazarı aman aman gurudur,şudur budur diye alıp köşe başı yapmışlığım yoktur..Mantıyı seviyorum diye her daim mantı yemiyorum veyahut her yapılan mantıyı(kendim yapmış olsam bile)beğenmiyorum..

1. polemik düzgün bir çizgide ilerliyor. fikir tartışmaları her daim fikirle yapılmaz. fikirle yapılanı tercihimdir.

2. gönül bağının sorgulanması pek çare olmasa da sorgulanır. ilk insandan beri böyledir cümlesiyle genellemeler kervanına bir deve de ben ekliyorum. yahut o deve zaten her zaman oradaydı.

3. yazılandan ziyade yazanı sorgulamak: ben yaparım bunu. mesela necip fazıl'ı sevmem. çünkü esin perisi ve akıl hocası olduğu kesimler hiç de iyilik tohumu ekmemişlerdir toplumun bağrına. şiir okuyan insanlarda doğal bir iyilik olduğunu ne kadar düşünmeye çalışsam da bir iki kuşağın necip fazıl şiirlerini kafasında dolaştırıp eline satır yakıştırdıklarını ve bu yakışıklılık halinin toplumun kalbi solda atan kısmına ölüm nidaları bahşettiğini de biliyorum. şimdi kalkıp aman ne hümanist bir büyük üstadımızdın ey necip diyecek halimiz yok bu yüzden. bir adam yaratmaktan kasıt da zihni yüreğine koşut gelişmeyen birini oldurmak mıdır acep?

4. edebiyat heryerdedir. kötücül de olabilir bu yüzden. doğru bir araç bile kötücül bir elde bir cinayet silahına dönüşebilir. bu yüzden necip fazıl'ın düşüncelerinin rehberlik ettiği kesimin -tarihten bugüne- tavır ve davranışlarının bir skalasını çıkarın derim.

5. onun dışında: mantık hatasıyla, tozun canıyla derdim yok.

1.Polemiğin ya da tartışmanın düzgün olan çizginin dışına çıkacağı gibi bir beklenti ya da korku mu vardır ki;son durumu açıklamak için dahili anons yapma gereği duyulmuştur?.Fikri tartışmaları hep fikirle yaparım ben..Kılıç,kalkan,at veyahut zırh pek işe yaramaz diye düşünmekteyim..Bu bağlamda benim de tercihim aynıdır..Aynı ligdeyiz diye düşünmekteyim ama ben futbolu sevmem orası ayrı..

2.Hangi gönül bağıdır,sorgulanması çare olmazsa da Adem'den veyahut cilalı-cilasız bütün devirlerden beri sorgulanan?.

3.Ee bu da bir tercihtir..Yazarı sorgulayıp ondan nemalandığını söyleyenlerin davranışlarını direkt yazara bağlamak..Bu minvalde okul parası için ya da aç kardeşlerine bir simit parası için insan öldüren herkes Raşo Aga(sadece latife Raskolnikov)menşelidir dersem yazarı ya da Agamızı sorgulamış olur muyum?..''Ben yapmadım kedi yaptı''..(Hemen fikrimi belirteyim,çocuk zihni hariç insanların olmayan fikirlerini ya da çirkinliklerini hiçbir güç ya da zorlamanın insan içine çıkarcağına pek inanmam..Herkesin şeytanı kendisidir..)

4.Bir önceki maddede bu durumu açıkladım sanıyorum..Ama olası (ki bu olası pek muhtemel olacak) polemiklerde tekrar açıklama yapabilirim..

5.Tozun canıyla ya da mantığın hatasıyla benim de derdim yok..Esasen hiç kimseyle çokta fazla derdim yok..Benim bütün derdim sadece kendimle belki de..

1. Polemiğin ya da tartışmanın düzgün olan çizginin dışına çıkacağı gibi bir beklenti ya da korku yoktur. dahili anons rahatsız etmişse de n'apalım? şehir ahalisisiniz sonuçta. arada bazen kaybolan, bulunan, ölen şeylerle ,ilgili yerli yersiz anonslar yapılır. ilgilenmeseniz de duyarsınız bir şekilde. ama rahatsızlığınız sürerse dilekçeyle başvurmanızı önerebilirim. kesinlikle dikkate alınmayacaktır. (bunun bir espri olarak algılanacağından da nedense kuşku duymuyorum)

evet evet. aynı ligdeyiz. ve ben bundan keyif alıyorum. yanına bir kahve de olsa fena olmazdı ama neyse... onu da elektrikler kesilince içeriz.

futbol: ben severim.

2. elmayı sevmek için beş mantıklı neden sunmak gerekmiyor. "seviyorum işte, var mı diyeceğin?" de denebilir. sorgulanması pek muteber olmayan gönül bağı budur.

3. olursun. olmalısın. bütün açlıkta ve açıklıkta reşo ağa ve ondan türeme kentli burjuvazi, yerli ya da uluslararası sermayenin, tekellerin payı vardır ve bu pay sorgulanmalıdır. simit satan çocuğun gözyaşının da hesabı sorulmalıdır.

4. es

5. dert yoksa keder de yoktur. yalan. külliyen.

5.Yalan elbette..Külliyen değil ama hani neydi şu beyaz olanından..Kara olsa ne olacak ben farkı göremesem de..Yalana bile renk buluyoruz ya,bravo bize..N'apalım,hemen slogan bulalım..Renksiz yalan olmaz veyahut hatasız mantık olmaz...Valla şu an ki malzemeyle aklıma sadece bunlar geldi..Dahili anonslarda kullanma hakkı isteyen herkese aittir..

3.Altın nerede olursa olsun değerini kaybetmez diye düşünenlerdenim..Ölen idealizm için yaşasın yeni idealizm diyemesem de ''at binenin kılıç kuşananındır''diyebilirim sanırım..

2.Elmayı(imgesel değil bizatihi elma) seviyorum evet..Nedenleri hem mantıklı hem duygusal..''Seviyorum işte varsa diyeceğin'' biraz bekle..Elmayla olan münasebetimiz bana ya da başka birine zarar vermiyorsa bu sadece onunla benim aramdadır..O beni sevmezse bile..

Ben kahve de sevmem..Kesinlikle çay ama kuşburnu çayı..Elektrikler kesilmedi ama ben içiyorum şu an..

1.Şehir içi olan ve ''lütfen rahatsız etmeyiniz'' dilekçelerimizin samanaltı edileceği deklarasyonunun espri olduğundan şüphe duymadığım dahili anonslardan değil de şehir dışı/harici kişilerden gelen yerli-yersiz,dahili olmaya hevesli anoslardan muzdaribim Ey(v)sahip!.Dikkate alınmasa da muzdaribim işte,var mı diyeceğin?..

Bir sürü yazdım yazdım gitmiyor. Bi daha uzun uzun yazamam gayrı.

Necip Fazıl 'ı sevmemeye kesin kararlıyım. Edebi diline bir şey diyeceğim yok, metni başında da sonunda da, yazarı belli olduğunda da demedim zaten.

polemiğin doğru düzgün ilerleidiğinin belirtilmiş.
Zerdali, polemik asayiş polisi mi oldun ?

Sayın Şahin, memurlar nette düşünen, sorgulayan kişi yok demedim.
Düşünen, sorgulayan kişiler olsa da pek oyalanmadan ayrılırlar, bunu diyebilirim.

Edebiyat bölümü için çok uğraş verdiğinizi biliyorum, görüyorum. Gene de memurları o çok sesliliğe kapalı, antidemokratik, benmerkezci
dışlayıcı ağır sağ tandansında kurtulmak ancak bu kadar mümkün olsa gerek. Selamlar ve saygılar sayın editörüm.

inci;
polis sevmem ben. başka benzet beni. ya da hiç benzetme.

A, deli midir ne, sen kızasın diye özellikle öyle yazdım

inci,
bize gel
mercimekli köfteyle ıslak kek yapayım sana,
çay içelim,
balkondaki 'sigara içilmez'yazısının altında tellendirelim iki tane..

Acılar paylaştıkça çoğalıyor,anlamlanıyor;mutluluklar paylaştıkça azalıyor gibi artık..Benim canım her şekilde sıkılıyor..

olması için özel bir çaba sarfedilmedikçe acılar paylaşılmak suretiyle çoğalmaz ve mutluluklar da yine aynı yöntemle azalmaz.

murphy yasaları farklı söyler tabi. ve ne kadar basit gelirse gelsin (hatta uyduruk görünse dahi) baktığımız şeyi görürüz. evrende tersine bir çekim vardır. olmasa da ben öyle düşünmeyi tercih ediyorum.

hayatta başınıza iyi şeyler gelmesine yaramıyorsa da pozitif düşünmek, en azından daha keyiflidir.

Yasalar falan umurum değil..Herkes farklı söyleyebilir,aynı pencereden bakıp farklı şeyler de görebilir..İnsanlar mutluluklarını esirgiyor ve acıları paylaşırken ziyadesiyle cömert oluyor artık..Acıları paylaşmak çekim yasalarına zıt belki de..Acı acıyı çekiyor..Mutluluğu değil..Ben bunu gördüm,yaşadım,hissettim..

Başımıza hergün iyi birşey gelmesi şart değil..Pozitif düşünmek bu işin panzehiri değil,sadece keyfidir..Umut etmeden yaşanmıyor elbette..Ama her daim umut işe yaramıyor..An'ı kotarmaktan başka..Bazen an'ı kotaran umut bile olmuyor,zoraki kabullenişten başka birşey değil belki de mahlasını umut diye alnına yazdığımız..

Deniz, balkonda makul oturduktan sonra, o akşam sizde kalsak... Sabah erkenden çocukları bohçalasak, bir düğüne gitsek... Düğünde makul eğlensek... Yarım altın taksak dönsek... 2 gün daha sizde kalsak...

Olsa ya böyle bir şey

Kedileri de sevmem, bizim mutfak balkonunun kalorifer bacasının olduğu bölümüne en az 8 tanesi çörekleniyor. idi. Ben de su döküyorum üstlerine arkadaşlar ayıplıyor cık cık cık filan diye - eksik olmasın arkadaşlar hep kediden yana oluyorlardı. Zavallı pisi pisi ısıngan tekir kedileri kaçırmanın bir yolunu öğrendim. Onların efe gibi SAHİPLENDİKLERİ yerlere iki kaşın karabiber gezdirdim. Komşumun 20 kedisi -abartısız 20 kedisi var - artık benim evimden uzak duracaklar. Ne kolaymış yahu.

Bir motosikletiniz olursa bunu size öğrettiğim için teşekkür edeceksiniz.

bize ne öğrettin inci?

bir önceki sayfaya dönmeye üşeniyorum sanki.

Kediler motosiklet oturaklarını severler.

Motosiklet oturaklarını seven kedileri motosiklet sahipleri sevmezler.

Böyle demi İnci?

(Tembel Zerdali!)

Süper özetlemişsin Deniz'im.

Kedileri çatıya bağlamayı düşünüyorum. Güvercinleri yesin. Her gün okuldan gelince balkonları ve bahçe girişini yıkamak zorunda kalmayayım. Kedileri çatıya nasıl bağlayabilirim ?